Grade 6 – Unit 5 – At the Fair Vocabularies
Big wheel / Ferris wheel: dönme dolap
Bumper cars: çarpışan arabalar
Carrousel: atlıkarınca
Chairoplane: Zincirli dönen salıncak
Merry go round: Atlı karınca
Fair/Carnival/Funfair/Amusement park: Lunapark, eğlence parkı
Ghost train: korku treni
Hall of mirrors: aynalı salon/güldüren aynalar
The House of Funny Mirrors: güldüren aynalar (Lunaparkta güldüren aynaların bulunduğu yer/bölüm)
Roller coaster: Hız treni
Swing: salıncak
Train ride: (Lunaparklardaki vagonlu) trenlerle yapılan bir tur gezinti
Ticket: Bilet
Token: Jeton
Toys: Lunapark oyuncakları
Cotton candy: pamuk şeker
Toffee apple: elma şekeri
Free: Ücretsiz, bedava
Classmate: Sınıf arkadaşı
Annual: Yılda bir kez her yıl yapılan
Information: Bilgi
Both of them: Her ikisi de
Either of them: Onlardan bir tanesi
Really: Gerçekten
Suggest: Önermek (fiil)
Suggestion: Öneri (isim)
Personel opinion: Kişisel fikir
Amazed: şaşırmış
Amazing: şaşırtıcı
Bored: sıkılmış
Boring: sıkıcı
Crazy: çılgın
Childish: Çocuksu
Dangerous: tehlikeli
Dull: Sıkıcı
Delicious: Leziz
Dark: karanlık
Exciting: heyecan verici
Fantastic: harika, şahane
Fearful: korkak
Fearless: korkusuz
Fine: iyi, güzel
Frightened: korkmuş
Frightening: korkutucu
Fun: Eğlenceli
Funny: Komik
Great: harika, büyük
High: yüksek
Horrible: korkunç, dehşetli
Interesting: ilgi çekici
Moody: Üzgün, mutsuz
Nervous: gergin, ürkek
Real: gerçek
Scared: korkmuş
Scary: korkunç
Sleepy: Uykulu
Strange: tuhaf, acayip
Surprised: Şaşırmış
Tall: uzun,
Fast: hızlı
Terrified: korkmuş
Terrifying: korkutucu
Thrilling: heyecan verici (içinde biraz korku olan heyecan. Örneğin hız trenine binmek, korku tüneline girmek trilling)
Upset: Üzgün
Wonderful: çok iyi, harika
Young: genç
Allow: izin vermek
Bang: çarpmak
Fasten: bağlamak
Fasten your seat belts: Kemerlerinizi bağlayınız.
Feel: hissetmek
Gallop: dört nala gitmek
Get on: binmek
Guess: tahmin etmek
Hate: Nefret etmek
Hear: duymak
Hide: saklanmak
Hold: tutmak
Laugh: Gülmek
Look for: aramak
Look: bakmak, görünmek
Mean: anlamına gelmek
Mind: aldırış etmek, önemsemek
Need: ihtiyacı olmak
Offer: teklif etmek
Pay: ödemek
Say: söylemek
See: görmek
Shout: Bağırmak
Scream: Çığlık atmak
Take: almak, götürmek
Tap: hafifçe vurmak
Think: düşünmek
Turn: dönmek
Try: Denemek
Understand: anlamak
Visit: ziyaret etmek
Wait: beklemek
Want: istemek